Roma’da ilk imparatorluk hanedanlığı, Jül Sezar ve Augustus’un mirasçıları tarafından kurulmuştur. Kurulan bu imparatorluk dönemi başa geçen son imparatorun, milattan sonra 68 yılında intihar etmesiyle son buldu. İsmini daha çok “Nero” olarak bildiğimiz Lucius Domitius Ahenobarbus, Roma’nın beşinci imparatorudur. Yönettiği dönemin büyük bir bölümü boyunca, eşi benzeri görülmemiş bir savurganlık, zorbalık, ahlaksızlık yapmıştır. Ayrıca Nero bunların yanısıra sayısız cinayetle ilişkilendirilmiştir. Öyle ki dönemin Roma vatandaşları onu deccal olarak görmektedir. İşte Roma’nın ikonik ve nefret edilen imparatoru Nero hakkında hepinizi şaşırtacak 10 ilginç bilgi.
1. Nero İmparator Olduğunda Henüz 17 Yaşındaydı

M.S. 54 yılında Claudius, eşi Agrippina tarafından zehirlenerek öldürüldü. Bu esnada, Nero, imparator Claudius’un meşru oğlu Britannicus’tan yaşça daha büyüktü ve böylece imparatorluk tacı üzerinde güçlü bir iddiaya sahipti. Claudius’un ölümüyle birlikte, Britannicus henüz 14 yaşında olduğu için hüküm sürebilmek için yasal yaşta değildi. Bu durumdan dolayı, 17 yaşındaki üvey kardeşi Nero tahta çıktı. Britannicus, yetişkinliğe erişeceği doğum gününden bir gün önce, kutlama yemeğinde ona ikram edilen şarabı içtikten sonra hayatını kaybetti. Bu olay, Nero ve annesi Agrippina’nın, dünyanın en büyük imparatorluğunun kontrolünü ele geçirmesini sağladı. Ancak, Britannicus’un ölümü oldukça şüpheli gözüktüğü için, Nero’nun tahta çıkışı ve imparatorluğu lekelendi.
2. İmparator Nero Annesini Öldürmüştür

Agrippina, ihtişamlı bir konuma ulaşmak için iki kocasını zehirlediği biliniyor. Bu kadar çaba harcadıktan sonra oğlu Nero üzerindeki gücünü bırakmaya niyeti yoktu. Hatta erken dönem madeni paralarda onun portresiyle resmedilmişti. Ancak zamanla Nero, annesinin sürekli müdahalesinden sıkılmaya başladı. Agrippina’nın oğlu üzerindeki etkisi zamanla azaldı ve bu süreçte Agrippina çaresizce ipleri tekrar eline almayı denedi. Nero’nun kararlarına hâlâ müdahale etmek istedi. Sonunda Nero, Agrippina’nın Poppaea Sabina ile ilişkisine karşı çıkması üzerine, annesini öldürmeye karar verdi. Onu Baiae’ye davet ederek bir tekneye bindirdi. Ancak bu teknenin Napoli Körfezi’nde batırılması planı, Agrippina’nın yüzerek kıyıya ulaşmasıyla başarısız oldu. Sonuç olarak, M.S. 59 yılında Nero’nun emriyle Agrippina, evinde öldürüldü. Bu olay, tarihsel olarak bilinen bir trajedi ve Nero’nun saltanatının karanlık bir dönemidir.
3. Nero’nun İki Eşi de Onun Zulmünden Kurtulamadı

Claudia Octavia ve sonrasında Poppaea Sabina ile yaptığı evliliklerle büyük bir trajediye sahne oldu. Tacitus’a göre, Claudia Octavia, belki de Nero için en uygun eşti ve genç kadını “soylu ve erdemli bir eş” olarak tanımlıyordu. Ancak Nero, karısından hızlıca sıkılmaya başladı ve ona karşı antipati duymaya başladı. Birkaç boğma girişiminden sonra, Nero onun kısır olduğunu iddia ederek ondan boşandı ve on iki gün sonra Poppaea Sabina ile evlendi.
Eski imparatoriçenin Nero ve Poppaea’nın eliyle sürgün edilmesi, Roma’da büyük tepkiye yol açtı. Halk, Octavia’nın tekrar imparatoriçe olmasını istedi, bu da Nero’nun öfkesini daha da artırdı ve eski karısının ölüm emrini verdi. Octavia’nın başı kesildikten sonra Poppaea’ya gönderildi.
Nero’nun Claudia Octavia ile yaptığı sekiz yıllık evliliğe rağmen, Roma imparatoriçesi hiç çocuk doğurmadı. Bu nedenle, Nero’nun metresi Poppaea Sabina hamile kaldığında, Nero bunu ilk eşiyle boşanma fırsatı olarak kullanarak Sabina ile evlendi. Sabina, MS 63 yılında Nero’nun tek kızı Claudia Augusta’yı doğurdu, ancak bebek sadece dört ay sonra hayatını kaybetti.
Poppaea Sabina, Nero’nun ilk eşine kıyasla daha güçlü ve acımasız bir karaktere sahipti. İlk başta iyi bir eş olarak görünse de, kısa süre sonra ikisi arasında ölümcül bir çatışma başladı. Nero’nun yarışlara harcadığı para konusunda şiddetli bir tartışma yaşadılar ve bu tartışma sonucunda Nero, yeni karısını ikinci çocuklarına hamileyken öldürdü. Tartışmaları sırasında kadının karnına şiddetli bir tekme atmıştı. Bunun ardından Nero, uzun bir yas dönemine girdi ve öldürdüğü eşine bir devlet cenazesi düzenledi. Tüm bu olaylar, Nero’nun saltanatının karanlık ve karmaşık bir dönemini oluşturuyordu.
4. Nero Hükümdarlığının İlk Dönemlerinde Oldukça Popülerdi

Nero, kötü ününe rağmen, Roma halkının hoşuna gidecek adımlar atmayı başarıyordu. Halka açık birkaç müzikal gösteri düzenledikten sonra vergileri azalttı. Hatta Part Kralını görkemli bir törene katılmaya ikna ederek, hızla kalabalıkların gözdesi haline geldi.
Nero o kadar popülerdi ki, ölümünden sonra otuz yılı aşkın süre boyunca üç ayrı sahtekar, onun görünümünü taklit ederek destek toplama girişiminde bulundu. Bu sahtekarlardan biri o kadar başarılı oldu ki neredeyse bir iç savaş çıkartıyordu.
5. Nero Büyük Roma Yangınını Düzenlemekle Suçlandı

Büyük Roma yangını M.S. 64 yılında, 18-19 Temmuz gecesi gerçekleşti. Aventine yamacında başlayan bu yangın, şehri altı günden fazla bir süre boyunca harap etti. Nero, yangın çıktığında Roma’da bulunmuyordu ve o dönemde çoğu çağdaş yazar onu yangından sorumlu tutmaktadır. Ancak Tacitus, yangının Nero tarafından başlatılmadığını belirten tek antik kaynaktır; yine de Tacitus, bu konuda “emin olmadığını” ifade etmiştir.
6. Nero Hristiyanlara Büyük Zulümler Yapmıştır
Yangının etkileri korkunç olmuştu ve bu felaket Nero’nun yönetimini zor durumda bıraktı. Ancak Nero, dikkatleri yangından başka yöne çekmek ve halkın öfkesini başka bir hedefe yöneltmek istedi. Bu amacıyla insanlara zulmetmeye ve onları suçlamaya karar verdi. Bunu da Hristiyanları hedef alarak gerçekleştirdi.
Nero, yangını başlatmakla suçladığı Hristiyan vatandaşları acımasızca cezalandırmaya karar verdi. Onları zalimce topladı ve işkence etmek için korkunç yöntemler uyguladı. Hristiyanları vahşi köpeklerin önüne atarak parçalara ayırttı ve birçok masum insan canlı canlı yakıldı.
Bu dehşet verici olay, Roma tarihindeki en karanlık dönemlerden biri olarak hatırlanır. Nero’nun bu vahşi ve acımasız eylemleri, tarihte onun zalim bir imparator olarak anılmasına neden olmuştur. Yangın sonrası Hristiyanlara yapılan zulüm, Roma İmparatorluğu’nun ilk dönemlerinde Hristiyanlık karşıtı bir tutumun örneklerinden biri olarak bilinir.
Tarihçiler, Nero’nun yangını Hristiyanlara yükleyerek dikkatleri başka yöne çekmeye çalıştığına dair güçlü kanıtlara sahiptir. Bu trajik olay, Roma tarihinin bir lekesi olarak hafızalarda yer edinmiş ve imparatorluğun karmaşık ve karma dolu geçmişine dair önemli bir hatıra olarak kalmıştır.
7. Nero “Altın Saray” İnşa Ettirmiştir
Nero, şehrin yıkımından kesinlikle faydalandı ve yangının harap ettiği yerlerden birine oldukça ihtişamlı bir saray inşa ettirdi. Bu muhteşem yapıya sonradan “Domus Aurea” veya ‘Altın Saray‘ denilmeye başlandı. Sarayın girişinde 37 metrelik bir sütun ve Nero’ya ait bir heykel bulunuyordu.
Nero’nun ölümünden hemen önce, MS 68 yılında, bu saray tamamlandı. Aslında bu kadar büyük bir proje için yapım aşaması oldukça kısa sürmüştü. Ancak günümüze kadar çok azı, bu olağanüstü mimari başarının izlerini taşıyabildi. Domus Aurea’nın büyük kısmı zamanla yıkıldı veya diğer yapılar tarafından kullanıldı. Ancak bu sarayın yaratıcılığı ve görkemi, antik Roma’nın altın çağındaki mimari sanatına olan hayranlığımızı canlı tutmaya devam ediyor.
8. Nero Erkek Bir Köleyi Hadım Edip Onunla Evlendi
MS 67 yılında, Nero eski bir köle olan Sporus’u hadım edilmesi emri verdi ve ardından onunla evlendi. Bu olay, antik tarihçi Cassius Dio tarafından kaydedildi ve Dio, Sporus’un Nero’nun ölen eşine olan benzerliğinden dolayı onunla evlendiğini iddia eder. Nero’nun bu eylemi, dönemin toplumsal normlarından oldukça farklı ve tartışmalı bir durum olarak bilinir. Bu tür ilişkiler, Roma İmparatorluğu’nun karmaşık ve çeşitli sosyal yapılarının bir yansımasıdır ve Nero’nun saltanatının olay dolu ve çarpıcı yönlerinden sadece birisidir.
9. Nero Roma Olimpiyat Oyunları’nda Yarıştı Mı?
Annesinin vefatından sonra, Nero sanatsal yönlerine yoğunlaştı. Özel etkinliklerde, lyre eşliğinde şarkı söyleyip performanslar sergilemeye başladı ve daha sonra popülerliğini artırmak için halkın önünde sahneye çıkmaya başladı. Her türlü rolü denemekten çekinmedi ve beş yılda bir düzenlediği halk oyunlarında sporcu olmak için özel eğitim aldı.
Oyunlarda, Nero on atlı bir arabayla yarışmalara katıldı ve ayrıca oyunculuk ve şarkıcılık yarışmalarında da boy gösterdi. Performansı bazen zayıf olmasına rağmen, imparator olduğu için yine de galip gelmeyi başardığı anlar oldu. Ardından kazandığı taçlarla bir geçit töreni düzenledi ve Roma’da büyük bir kutlama gerçekleştirdi.
Nero’nun sanatsal eğilimleri ve performansları, döneminin kültürel yaşamına büyük etki etmiş ve halk arasında ilgiyle karşılanmıştır. Ancak Nero’nun popülist yaklaşımları ve zaman zaman sanatsal yeteneklerinin tartışmalı oluşu, tarihsel olarak onun yönetimini karmaşık ve çelişkili kılmıştır.
10. Nero Öldükten Sonra Deccal Olarak Geri Dönmesinden Korkuldu
Nero’ya karşı MS 67 ve 68 yıllarında başlayan isyanlar, Roma İmparatorluğu’nu tehdit eden bir dizi iç savaşa yol açtı. Nero’nun ölümü, Roma İmparatorluğu’nun varlığını sürdüren Julio-Claudian hanedanlığının sonunu getirdi; ölümünden sonra yaşanan çalkantılı dönem, başlangıçta Nero’nun özlenmesine neden oldu. Ancak zamanla, onun deli, zalim ve kalpsiz bir yönetici olduğu yönünde konuşmalar yaygınlaştı.
Nero’nun yönetimi sırasında halka saldığı korku, zamanla efsanelere ve söylentilere yol açtı. Hristiyanlar arasında dolaşan bir söylentiye göre, Nero ölmemişti ve bir şekilde deccal olarak geri dönecekti. Bu gibi efsaneler, Nero’nun saltanatı boyunca etkilediği insanların hafızalarında onun hakkındaki izlenimleri ve korkuları yansıtan ilginç bir parçasıdır.
Nero’nun hükümdarlığı, Roma İmparatorluğu’nun tarihinde önemli bir dönemeçti ve hem olumlu hem de olumsuz yönleriyle hatırlanır. Onun dönemi, hanedanlık içindeki sonuncu imparator olarak büyük bir ilgi ve merakla incelenir ve tarihçiler tarafından analiz edilir.