Thomas Shelby’den Girişimcilik Dersleri – Dizide, bahsedeceğimiz girişimcilik derslerine başlamadan önce henüz diziyi izlememiş olanlar ya da hafızasını tazelemek isteyen okurlarımız için dizinin konusunu kısaca bir hatırlayalım: Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinden sonra, savaştan yeni çıkmış İngiltere’yi, illegal faaliyetler gösteren çeşitli çeteler kuşatmıştır. Bu çetelerden biri de genellikle at yarışları ve soygunculukla para kazanan Peaky Blinders’dır. İşlediği suçları, polislere rüşvet vererek örtbas eden çete, yine planladığı bir soygunda, yanlış konteynerin çalınması sonucu başlarına bela olacak yeni bir müfettişin şehirlerine gelmesine sebep olurlar.
Heyecanın bir an olsun hız kesmediği dizinin başrol karakteri “Thomas Shelby” oldukça ilginç bir karakter olarak bizlere sunuluyor. Peaky Blinders çetesinin beyni olan Thomas, izleyicilerini zekasıyla büyülüyor. Dizi boyunca kendisinin iş dünyası hakkındaki bilgilerini ve girişimci yönlerini sıkça görmemiz mümkün. Harvard Üniversitesi’nde İşletme Profesörü olan H. Stevenson, girişimciliğin tanımını, “şu anda kontrol ettiğiniz kaynakların ötesindeki fırsat arayışı” olarak yapıyor. Bir girişimcinin önüne çıkan her fırsatın potansiyelini görebilmesi ve onu gerçekleştirmek için nasıl adımlar atması gerektiğini biliyor olmalıdır. Bu tanımın tam olarak Thomas Shelby’yi anlattığını açıkça görebiliyoruz. Şimdi de Thomas Shelby’nin dizi boyunca dikkate almamız gereken girişimcilik derslerine bir bakalım.
1-Yalanlar Gerçeklerden Daha Çabuk Yayılır
Eğer bir girişimciliğe atıldıysanız bu serüvende zorluklarla karşılaşmanız kaçınılmaz gerçeklerden biridir. Bu zorluklarla başa çıkmak için bazen yalanlar söylemeniz gerekebilir. İş dünyasında özellikle anlaşma ve pazarlama tekniklerinde bazı gerçekleri mübalağa yaparak anlatmamız gerekebilir. Hatta, girişimcilerin kendi girişimini pazarlamak için blöf yapabileceği bile göz önünde bulundurulmalıdır.
Günü kurtarmak için söylediğiniz bu beyaz yalanlar ilerleyen süreçlerde başınıza daha büyük sıkıntılar açabilir, bunu unutmamakta fayda var. Girişiminizi yalan ve abartıdan uzak durarak ve özgün olmasına özen göstererek pazarlamalısınız. Müşteriler samimiyete, özgünlüğe değer verirler. Bundan dolayı, dürüst ve samimi davranmak, sizi rakipleriniz arasında öne çıkaracak bir özelliktir. Genel olarak düşünülenin aksine, yapılan her reklam ve tanıtım iyi değildir. Özellikle içinde yaşadığımız teknoloji çağında Shelby’nin de dediği gibi “Yalanlar gerçeklerden daha hızlı yayılacaktır“. İyi niyetle bile olsa, her türlü yalanlardan uzak durmak gerekir.
2-Yaptıklarını Değiştirebilirsin Ama İstediğini Değiştiremezsin
Hep duyarız insan sevdiği işi yaparak para kazanmalıdır. Bırakın onu, çoğu insan için hayattaki tutkularının neler olduğunu keşfetmesi bile oldukça zor. İlk önce kendimizi keşfetmeliyiz. İsteklerimiz neler ve bunun üzerinden nasıl para kazanabilirim.
Önümüze çıkan fakat isteklerimizle örtüşmeyen fırsatlar ne kadar cazip olursa olsun bir süre sonra bizi tam olarak mutlu hissettirmeyecektir. Bundan dolayı, girişimleriniz ne kadar kârlı olursa olsun, eğer yapmaktan keyif almadığınız bir işi yapıyorsanız, hayatınızda bir şeyler hep eksik kalacaktır. Bu da sizin zamanla motivasyonunuzu kaybetmenize ve bununla beraber işinizin de kötüye gitmesine sebep olması oldukça kaçınılmazdır. Yapmaktan zevk aldığınız işleri bulmaya çaba göstermelisiniz. Bununla doğru orantılı olarak motivasyonunuz daima yüksek kalacaktır.
3-Cesur Olmak Daha Önce Kimsenin Gitmediği Bir Yere Gitmektir
Eğer bir girişime atılıyorsak mutlaka kendi konfor alanımızdan çıkmamız gerekir. Genel olarak insanlar kendilerini güvende ya da rahat hissettikleri yerde kalmayı tercih ederler, bu da onlara beraberinde rahatlık getirir. Fakat, bu rahatlık bizim gerçekleştirmek istediğimiz şeylerin önüne geçer. Bilinmeyen durumlarla yüzleşme riskini aldığımız zaman konfor alanınızdan çıkarız ve bu cesurca bir davranış olarak kabul edilebilir.
Tabii ki, bu kararı vermeden önce yapacaklarınızı planlayıp, karşınıza çıkabilecek muhtemel durumlar için çözümler üretip riski azaltabilirsiniz. Fakat unutmamak gerekir ki her zaman beklenmedik durumlarla karşı karşıya kalabiliriz. Bir şeyi deneyimlemeden kesin olarak bilemeyiz, öğrenmemizin tek yolu, onu deneyimlemekten geçer. Her zaman, ilk adımı atabilmek en zor olanıdır ve bu kararı verdiğinizde aslında işin gözünüzde büyüttüğünüz kadar zorlu olmadığını kendiniz de göreceksiniz. Cesur davranıp risk almak ve hayallerinizin peşinden koşmak, kendi güvenli limanınızda hiçbir şey yapmadan beklemekten çok daha iyi bir seçenektir.
4-Sonda Olanlar Yakında Birinci Olmayı Başaracaklar
Çocukluğumuzda hepimize anlatmışlardır “Kaplumbağa ve Tavşan” hikayesini. Kaplumbağa her ne kadar yavaş ilerlese bile azimle, asla pes etmeyerek ve rakibi tavşan gibi rakiplerini küçümsemeyerek hikayenin sonunda yarışı kazanır. Bu hikaye bize, bir şeyi hızlı ve detaylı bir şekilde düşünmeden harekete geçmek yerine, yavaş ama istikrarımızı kaybetmeden çalışarak başarılı olabileceğimizi anlatır. İnsanların yaygın olarak yaptığı hataların başında kendilerini rakiplerinin gelişimiyle kıyaslayıp motivasyonlarını kaybetmeleri yer alır. Özellikle girişimcilikte ve iş dünyasında, sektörünüzdeki rakiplerinizle kendinizi kıyaslayıp başarı ölçütünüzü bunu belirlemeniz doğru bir çıkarım olmayacaktır.
Bu durum, birçok işletmeyi başarısızlığa sürükleyen ana faktörlerden biridir. Birçok insan ulaşmak istedikleri hedeflere yeterince hızlı ulaşamadıklarını düşünerek motivasyonlarını kaybederler. Eğer siz fikrinizin gerçekten arkasındaysanız, fikrinize inanıyorsanız ve bu yolculukta karşınıza çıkan her türlü zorluğa göğüs gerebiliyorsanız ancak o zaman ilerleme kaydedip, hedeflerinize ulaşabilirsiniz. Bundan dolayı, kendinizi ve fikrinizi başkalarıyla karşılaştırmayı bir kenara bırakıp, bunun yerine karşılaştığınız her türlü sorunlara karşı dik durmayı bilmeli ve yavaş ama yere sağlam basarak ilerlemeye çalışmalısınız.
5-Bu Hayatta Dinlenemem Belki Bir Sonrakinde
Başlatmış olduğunuz girişimin kontrolü tamamen sizin elinizdedir. Siz durursanız girişiminiz de durur. Hayal ettiğiniz yerlere gelebilmek ve emeklerinizin karşılığını almak için çok uzun süreler çalışmanız hatta uyku düzeninizden fedakarlık etmeniz gerekebilir. Bu zorlu süreç için kendini hazırlıksız hisseden birçok insan daha başlamadan girişimini rafa kaldırıyor. Bir girişimci, girişiminin başarılı olması için gecesini gündüzüne katarak çalışması gerekebileceğini unutmamalıdır. Tüm bu süreçte tüm odağını işe vermesi gereken dönemler olabileceğini göz önünde bulundurmalıdır. Özellikle ilk başlarda kendinize ait çok az zamanınız olacak, hatta dinlenmek için bile zaman bulamayacaksınız.
Tabii ki, uzun yıllar bu şartlarda çalışmak vücudumuz için zararlı olabilir ama bu dönemler geçecektir. Bu yüzden iş temponuzun yoğun olduğu ilk dönemlerde bir iş-yaşam dengesi kurmanız sağlığınız ve sosyal hayatınız açısından çok önemlidir. Kendinize inancınız olduğu her zaman, her başarısızlıktan sonra yeniden başarıya ulaşmak mümkün.
İçerikleriniz 10 numara 5 yıldız başarılar dilerim