Bazı meslekler, tarihin farklı dönemlerinde sınırları gerçekten zorlayan meslekler arasındaydı. Profesyonel hayatta her mesleğin kendine özgü avantajları, dezavantajları ve zorlukları vardır. Ancak, çoğu insan mesleğinin avantajları yerine genellikle zorlukları hakkında konuşmayı tercih ederler. Dünya genelinde, şu an bu yazıyı okurken bile birçok kişi, mesleklerinin ne kadar zor, yapılması mümkün olmayan ve kötü olduğundan bahsederler. Ancak, zorlu meslekler hakkında konuşurken, tarihin tozlu sayfalarını araştırmak faydalı olabilir. Çünkü tarih, gerçekten sıra dışı, ilginç, zor ve hatta iğrenç mesleklerle doludur. Tarihteki bazı meslekler için tek gereken şart ise, dayağa karşı dirençli olmaktı! İşte veba taşıyıcılığından tabure seyisliğine, tarihteki en kötü 7 meslek.
1. Tabure Seyisliği
Listemizin ilk sırasında yer alan meslek, pek çok insanın hiç istemeyeceği bir işi temsil ediyor. Tabure seyisliği veya tabure uşaklığı olarak da bilinen bu meslek, iğrençliğin sınırlarında dolaşan görevleri yerine getirmeyi gerektiriyor.
Tabure seyisliği, İngiltere’de 1400’lerde ortaya çıkan ve ancak 1900’lerin başında tamamen ortadan kaybolan bir meslekti. Ancak mesleğin yaklaşık 500 yıllık el kitabı, pek çok insanın hayal bile edemeyeceği, iğrenç sahnelerle doluydu. Çünkü tabure seyisleri, kralın tuvalet hijyenini sağlamaktan sorumlu kişilerdi. Daha doğru bir ifadeyle, “tuvaletteki kralın hijyenini” sağlamakla görevliydiler. Evet, tabure seyisleri tuvaletleri temizleyen, bir anlamda özel temizlik hizmeti veren görevlilerdi.
Günümüz normlarında tam anlamıyla iğrenç olarak kabul edilse de, dönemin İngiltere’sinde oldukça popüler ve cazip bir meslekti. Öyle ki, tabure seyisi olmak isteyenlerin büyük bir bölümünü soylu ailelere mensup gençler oluşturuyordu. Çünkü tabure seyisi olmak, mesleğin doğası gereği krala her anlamda yakın olmayı gerektiriyordu. Bu yakınlık ise maddi, manevi ve siyasi olarak gerçekten güçlü olmak anlamı taşıyordu.
2. Şamar Oğlanı
Tarihin en kötü mesleklerinden bazıları son derece iğrenç olurken, bazıları da oldukça tehlikeliydi. Şamar oğlanlığı da tarihteki en tehlikeli mesleklerden biriydi. Günümüzde “herkesin kolaylıkla azarladığı, öfkesini çıkardığı kimse” için kullanılan “şamar oğlanı” deyimi, tarihin eski zamanlarında ilginç bir mesleği icra edenlere verilen isimdi.
Şamar oğlanları, monarşilerde eğitim gören genç krallar ve prensler için yerlerine dayak yiyen kişilerdi. Monarşi devrinde, genç kralları veya geleceğin kral adaylarını yaptıkları hatalar nedeniyle cezalandırmak mümkün değildi. İşte bu noktada, işinin ehli profesyoneller yani şamar oğlanları, saray çevrelerinin imdadına yetişiyordu. Genç bir kral veya prens hata yaptığında, şamar oğlanı acımasızca dövülüyor ve bu dayağın krala veya prense ders olması hedefleniyordu.
3. Kanalizasyon Avcılığı
Tarihin en zorlu mesleklerinden biri de kanalizasyon avcılığıydı. Bu iş, kanalizasyonlarda birçok şeyin arandığı, ancak genellikle insan atıkları ve çeşitli çöplerle karşılaşılan oldukça zorlu bir meslekti. Kanalizasyon avcıları, genellikle çevredeki yerleşim yerlerinin kanalizasyon sistemlerini temizlemek veya tamir etmek için çalışırlardı. Bu iş, insanların sağlıklı bir çevrede yaşaması için oldukça önemli olsa da, çalışma koşulları oldukça zorlu ve hijyenik olmayan bir ortamda gerçekleşirdi.
Kanalizasyon avcılarının işi, kanalizasyonlarda tıkanıklıkları gidermek, pislikleri temizlemek veya kanalizasyon sistemlerindeki çatlakları tamir etmek gibi çeşitli işler yapmaktı. Ancak bu işler sırasında, insan dışkısı, çeşitli atıklar ve bazen de ölü hayvanlarla karşılaşmak zorunda kalırlardı. İşlerini yaparken sadece bu çevresel faktörlere değil, aynı zamanda sıhhi koşullara ve hijyenik olmayan ortamlara da maruz kalırlardı. Bu nedenle, kanalizasyon avcılığı, sadece fiziksel değil, aynı zamanda zihinsel sağlık açısından da oldukça yıpratıcı bir meslekti.
4. Saf Buluculuk
Matbaa endüstrisi 18. ve 19. yüzyıllarda günümüzdeki halinden oldukça farklıydı. O dönemde basılan kitapların büyük çoğunluğu deri ciltliydi ve bu kitap ciltleri tabakhanelerde işleniyordu. Tabakhaneler, deri kitap ciltlerinin daha çabuk kurutulabilmesi için çeşitli arayışlara girdi ve aranan çözüm köpek dışkısı oldu! Evet, köpek dışkısı, kitap cildi olarak üretilen derilerin normalden daha hızlı kurumasına yardımcı oldu. Bu nedenle 18. ve 19. yüzyıl tabakhaneleri için köpek dışkısı oldukça önemli bir üretim malzemesi haline geldi.
Bu yeni üretim malzemesi sayesinde, gün boyu köpek dışkısı toplayan ve tabakhanelere tedarik eden bir iş kolu ortaya çıktı. Ancak köpek dışkısının saflığı ne kadar yüksekse o kadar değerli olduğu için, bu iş kolunda çalışanlar “saf bulucu” olarak adlandırıldı ve meslekleri “saf buluculuk” olarak anıldı.
5. Yün Dolgunlaştırıcılığı
Orta Çağ’da, yün İngiltere ekonomisinin en önemli unsurlarından biri haline gelmişti ve bu nedenle oldukça popüler ve kıymetli bir üründü. İngiliz soyluları, yünlü kumaşlarının temiz ve dolgun olmasına özen gösteriyordu. Bu ihtiyaç, yün dolgunlaştırıcılığı işinin ortaya çıkmasına neden oldu.
Yün dolgunlaştırıcıları, yün kumaşları fıçılara doldurarak neredeyse gün boyunca üzerinde tepinerek kumaşları inatçı lekelerden arındırıyorlardı. Ancak bu işin en zor yanı, kullanılan dolgunlaştırma malzemesiydi. Bu malzeme, insan idrarından başka bir şey değildi. Bu nedenle yün dolgunlaştırıcıları, günlerinin büyük bir bölümünü idrar dolu fıçılarda çalışarak geçiriyorlardı.
6. Günah Yiyiciliği
18. ve 19. yüzyıllarda özellikle İngiltere ve Galler’de ortaya çıkan oldukça sıra dışı bir meslek vardı: günah yiyiciliği. Bu meslek, Avrupa’nın diğer bölgelerinde de görülebilse de, en yaygın olduğu yerlerden biri İngiltere ve Galler’di.
Günah yiyiciliği, ölen kişilerin günahlarından arınması için özel bir kişinin görevlendirildiği bir uygulamaydı. Ölen kişinin yakınları, günah yiyicilerini çağırır ve bu kişiler, ölen kişinin üzerine ekmek koyarlar. Sonra da bu ekmeği yerlerdi çünkü inanışa göre, ölen kişinin günahları bu ekmeğe geçer ve günah yiyici, bu günahları kendi üzerine alarak ölen kişinin arınmasını sağlardı.
Günah yiyiciliği mesleği, toplumda hoş karşılanmayan bir meslek olarak görülüyordu. Bu mesleği genellikle toplumdan dışlanmış kişiler yapıyordu ve bu meslekte çalışanların her seferinde daha fazla günaha bulaştığına ve daha kötü bir insan haline geldiğine inanılırdı.
7. Veba Taşıyıcılığı
1665 yılında İngiltere’nin başkenti Londra’da veba salgını çıktı ve bu salgın 69.000 kişinin ölümüne neden oldu. Bu durum, ölen insanların defnedilmesi için büyük bir sorun oluşturdu. Ancak vebadan ölen insanları toplayıp defnedebilecek cesur insanlara da ihtiyaç vardı. İşte burada Londra’nın veba taşıyıcıları devreye girdi ve şehrin karanlık gecelerinde dolaşarak bu görevi yerine getirdi.
Veba taşıyıcıları, vebadan ölen insanları toplu mezarlara götürmek ve gömmekten sorumluydu. Bu meslek oldukça fedakarlık gerektiren bir işti. Çünkü vebanın yayılmasını önlemek için veba taşıyıcıları kendilerini izole ediyor ve toplu mezarların da bulunduğu kiliselerde yaşamaya çalışıyorlardı. Bu sayede toplumdan uzak bir hayat sürerek, ölümcül hastalığın yayılmasını önleme çabası içindeydiler.