Pangolin, Koronavirüs’e sebep vermesiyle anılan bir hayvandır. Genellikle ağaç veya toprak üzerinde yaşayan bu memeliler, termitler ve böceklerle beslenirler. 25 cm güçlü dillere sahiptirler. Pangolinler dişleri olmadığından, besin ihtiyaçlarını dilleri aracılığıyla karşılarlar. Kiremit gibi dizilmiş pulları nedeniyle kozalak benzeri bir görünümleri vardır. Ancak, Afrika ve Çin’deki et ve pulları sağlıklı olduğu düşüncesiyle bilinçsizce avlanmaktadırlar. Bu da nesillerinin tükenme noktasına gelmesine neden olmuştur. İşte bu ilginç pangolin hayvanı hakkında bilinmeyen bilgiler hazırladık, keyifli okumalar.
1. En Çok Yasa Dışı Ticareti Yapılan Hayvan

Pangolin, kaçakçılar tarafından en çok ticareti yapılan memeliler arasında yer almaktadır. Son 10 yılda, kaçakçılar tarafından 1 milyondan fazla pangolin avlandı. Pangolinlerin, tüm yasa dışı hayvan ticareti yapılan türler arasında yaklaşık %20’lik bir paya sahip olduğu düşünülmektedir. Gün geçtikçe nesli tehlike altında olan pangolinler için Güney Afrika’da Uluslararası Sözleşme Konferansı düzenlendi ve yasadışı avlanma nedeniyle tükenme riski altındaki hayvanlar için yeni önlemler alındı.
2. Pulları Tıpta Büyük Öneme Sahip

Pangolinler, dünya genelinde vücudu pullarla kaplı tek memeli türüdür. Bu pullar, hayvanları potansiyel saldırılardan korur. Pangolin yavruları doğduklarında beyaz ve yumuşaktır, ancak birkaç gün sonra pullar sertleşir ve koyulaşır. Pangolin pulları kimyasal olarak tırnağa benzer ve bazı tedavi edici özelliklere sahiptir. Çin tıbbında, sinir, histerik ağlama, felç ve emzirme sorunları gibi birçok alanda kullanıldığı gözlemlenmiştir. Pangolin vücutları, insanların saç ve tırnaklarını oluşturan keratin maddesinden oluşur. Ancak, bilinen faydaları nedeniyle pullarından 1 kilogram elde etmek için 3-4 pangolin öldürülmesi gerektiğinden, hızla nesli tükenme noktasına gelmiş ve avlanması yasaklanmıştır.
3. Koronavirüs Taşıyıcısı Pangolin

Dünya genelinde birçok bilim insanı, Koronavirüs’ün insanlara nasıl bulaştığını anlamak için çalışmalar yürütüyor. Virüsün yayılma yöntemleri hakkında farklı senaryolar geliştirilmiş durumda. Bu senaryolardan en dikkat çekici olanları, virüsün yarasa ve pangolin hayvanları aracılığıyla insanlara bulaştığı iddiaları. Son zamanlarda, virüsün kaynağı olarak pangolinlerin tespit edildiği ve sebebinin insanlardaki virüsle pangolinlerdeki virüsün benzer olması olduğu açıklandı. Bunun nedeni, virüsün vahşi yaşamda enfekte olduğu ve avcılar tarafından yakalanan hayvanlar yendiğinde veya temas edildiğinde insanlara da bulaşmasıdır. Bu nedenle, virüsün Wuhan kentindeki hayvan pazarındaki işçilere bulaşması sonucu küresel bir salgına dönüştüğü düşünülmektedir.
4. Pangolinlerin Yaşam Alanları

Dünya genelinde 8 farklı pangolin türü bilinmektedir, bunların 4’ü Asya’da, diğerleri ise Afrika’da yaşarlar. Pangolinler, tropikal bölgelerde, su altında kalan ormanlık alanlarda, ekili alanlarda ve savanlarda yaşam sürdürürler. Ana besin kaynakları karıncalar ve termitlerdir. Özellikle Asya pangolinleri, tarımın genişlemesi ve insanların doğal alanları korumama eğilimleri nedeniyle tehdit altındadır. Pangolinler, uyku ve üreme için derin yuvalar kazarak kendilerine barınak yaparlar. Bu derin pangolin yuvaları hakkında ilginç bir bilgi, yuvaların insanların içinde sürünebileceği ve hatta ayakta durabileceği kadar büyük olabileceğidir. Bazı türler, yaşam koşulları ve üreme dönemi farklılıklarından dolayı ağaç dalları ve kovuklarda yaşamlarını sürdürebilirler.
5. Pangolinler Yalnız Yaşarlar

Pangolinler, çiftleşme dışında yalnız yaşayan canlılardır ve genellikle gece aktiftirler. Erkekler, idrar ve dışkılarında yaydıkları kokular sayesinde bölgelerini işaretler ve dişileri çekmeye çalışırlar. Dişiler, kokuların izini sürerek çiftleşmek için erkekleri bulurlar. Yavrularını doğurmak için derin yuvalar kazan pangolinler, gebelik süreleri türlerine göre 70-140 gün arasında değişen bir süreç yaşarlar. Doğumdan sonra anne ve yavru ilk haftalarını yuvada geçirirler. Bu dönemde anne, yavrusunu emzirir ve dış tehditlerden korur. Yavru, annesinin kuyruğuna tutunarak büyür ve yaklaşık 3 aylıkken sütten kesilir. Ancak cinsel olarak olgunlaşana dek, yani yaklaşık 2 yaşına kadar anneleriyle birlikte kalırlar.