Gerçek Arayış Kendimizi Aramakla Başlar – Yaşam, insanın kendisini gerçekleştirme yolunda attığı adımlardan ibarettir. Tıpkı Babil’in Asma Bahçeleri gibi. Attığımız her adım, verdiğimiz her karar bizi bir kattan diğerine taşır. Yolculuğumuzun şekli ise tamamen bize bağlıdır.
Kendimizi gerçekleştirmek, hiç şüphesiz hepimizin bu dünyadaki en büyük isteği. Hayatımızı bir tablo gibi düşünürsek bu tablonun canlı renklerden oluşup oluşmadığı, figürlerin birbirleriyle anlam ilişkisi ve uyumu yine tamamen bize bağlıdır. Peki ama kendimizi nasıl gerçekleştireceğiz?
Öncelikle işe kendimizi tanımakla başlamalıyız. Güçlü ve zayıf yönlerimiz, isteklerimiz, arzularımız ve hedeflerimizi doğru tanımlamak işimizi kolaylaştırır. Zira doğru tanım bu yolda atacağımız adımların neler olacağını da belirlemeye yardımcı olur. Potansiyelimizin farkında varmak ve kendimize gerçekleşmesi mümkün olmayan misyonlar yüklemek mutsuzluğu da beraberinde getirir. Objektif bir değerlendirme sonucunda kendimizle ilgili olarak varacağımız yargılar, çevremiz ve diğer insanlarla doğru ve gerçekçi ilişkiler kurmamız konusunda bize yardımcı olur. Potansiyelimiz konusunda bir farkındalık oluşturduktan sonra bunu geliştirmek için sürekli araştırmak yeni şeyler denemek ve yaratıcı olmak konusunda kendimizi güdülemeliyiz ve her şeyden önemlisi tüm bu süreçlerde kendimize süre tanımalıyız. Unutmayalım ki her şeyin bir olgunlaşma sürecine ihtiyacı vardır.

Kendini Bulma Yolunda…
Kendi değerimizin farkında olmak da kendimizi gerçekleştirme yolunda bizi bir üst basamağa taşır. Kendimizi işe yaramaz, değersiz hissedersek çevremizin de bizi böyle algıladığını düşünürüz ve hayatı sorgulamaya başlarız. Bu bize mutsuz bir hayatın da kapılarını aralar. Zira kendimiz ile ilgili düşüncelerimizi ne kadar sıklıkla tekrar edersek bilinçaltımız bu konuda yoğun bir gayret gösterir. Neye inanırsak, yaşamımızda karşılaştıklarımız da bu inançlarımızı destekleyecek nitelikte karşımıza çıkar. Başkalarına verdiğimiz şansı kendimize de vermeli ve değerli olduğumuzu her fırsatta kendimize hatırlatmalıyız. Aldığımız nefes bile bizi tamamlar. Düşüncelerimizi olumlu bir çerçeveye yöneltmek dururken neden aksini tercih edelim ki?
Olaylar karşısında hep aynı genellemeleri yaparsak, konuyu bireyselleştirirsek, algıda seçiciliği devreye alırsak, yeni bir şey ortaya koymak şöyle dursun sadece hataları tekrarlamaktan öteye gidemeyiz. Albert Einstein’ın da dediği gibi ”Aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuç almayı ummak deliliktir.” Düşünün ki dünya üzerinde milyarlarca insan her gün bizim yaşadığımıza benzer olaylarla örülmüş hayatlar yaşıyor. Ama her olay farklı şekilde farklı bir bakış açısıyla ele alındığı için farklı sonuçlar ortaya çıkıyor. Demek ki olaylar karşısındaki tavrımızı bizim o olayla ilgili düşüncelerimiz ve tutumlarımız belirliyor. Öyleyse işe kendimize ve hayata farklı perspektiften bakmayı öğrenmekle başlayabiliriz. Bunun yanında gerçeği olduğu gibi kabul etmek de bize kendimizi gerçekleştirme yolunda yardımcı olur.
Problemi doğru tanımlamak gerçekleştirme yolunda atılacak en önemli adımlardan biridir. Problemi tanımlayınca bu problemin çözümüne yardımcı olacak enstrümanları da devreye alabilme imkanı doğar.
Kendimizi tanıma gerçekleştirme yolunca ilk barışı yine kendimize yapacağız. İlk ulaşacağımız varlık da yine kendimiz olacak. Eğer biz kendimizi tanımaz ve bilmezsek diğer bildiklerimizin doğruluğunu nasıl anlayabiliriz? Gerçek arayış kendimizi aramakla başlar.